Soru : Bir kimse faiz aldığı zaman bunu hesaplayıp bir hayır kurumuna vermesi gerektiğini söylediniz. peki faiz veren bir insan bu konuda nasıl davranmalıdır. mesela bankadan kredi alıp geri öderken daha fazla ödemek gibi.
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Faiz, dinimizin kesinlikle haram kıldığı çok büyük bir günahtır. Bu fenalıktan, kendimizi ve ailemizi mutlaka uzak tutmalıyız.
Faiz veren bir kimsenin ödemesi bitmiş ise, son derece içten pişmanlık duyup tövbe istiğfar ederek bağışlanmayı dilemelidir. Gücü müddetince sadaka ve hayır yapmalıdır.
Eğer ödemesi devam ediyorsa, yine tövbe istiğfar ederek bağışlanmayı dilemeli ve ayrıca mutlaka kalan miktarı bir an önce ödemeli, daha fazla faiz ödemekten böylece sakınmalıdır.
——————————————————————————–
Soru : Dünyanın herhangi bir yerinde hiçbir şekilde dinden haberi olmayan insanların ahiretteki durumu nedir?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Şayet günümüzdeki bu kadar iletişim vasıtalarına rağmen hala böyle bir kimse varsa, sadece Allah’ın varlığını bilmekle yükümlü olacaktır. Çünkü insan aklı Yaratıcı’nın varlığını idrake haizdir.
Aklı başında olan her insana, Allah’ın varlığını bilip tasdik etmek farzdır. Kâinatta her zerre, ilim ve kudret sahibi bir Yaratıcı’nın varlığına şahadet edip dururken, her şeyin üstünde bir akla sahip olan insanın bunu anlamaması, bunu düşünüp bulmaması caiz olamaz. Onun içindir ki, insan nerede ve hangi zamanda yaşamış olursa olsun, kendi aklıyla düşünerek Allah’ı bulması ve bilmesi, üzerine farzdır.
Allah Teâlâ insanlara, dinî vecibelerini beyan eden bir Peygamber göndermemiş bile olsa idi, akılları ile Allah’ın varlığını ve birliğini bilmek onların üzerine vacip olurdu, Şu kadar ki, böyleleri, yani Peygamberlerin tebligatından haberi olmayanlar; ibadetler, namaz, oruç, zekât vesaire şer’i hükümlerle mükellef değildirler. Çünkü bu gibi şer’i hükümler yalnız akıl ile anlaşılmaz. Onlar ancak bir Peygamberin haber vermesiyle bilinir.
——————————————————————————–
Soru : İki kişi mukabele yaparak bir hatim bitirse, ortaya iki hatim mi çıkmaktadır? Okuyan hep aynı olsa, takip eden de yine bastan sonra hep takip etmiş olsa; takip eden de hatim indirdi denilebilir mi?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Eğer iki kişi Kuran’ı paylaşarak okumuşlarsa, tek bir hatim inmiş olur.
Burada önemli olan okumaktır. Okumak da mutlaka dudakların kıpırdaması ile olmalıdır. Göz ile takip eden, okuma sevabı değil, dinleme sevabı alır.
——————————————————————————–
Soru : Sıkışık zamanlarda kılınan farz namazlarının 3 ve 4′uncu rekatlarındaki fatihayı terkedebilir miyiz? Böyle bir namaz sahih midir?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Kesinlikle olmaz. Çünkü kıraat gerçekleşmemiş olur.
——————————————————————————–
Soru : Patronum işlerin çok yoğun olması veyanlış kılabilirim düşüncesiyle namaz kılamıyor. kendisi çok dürüst ve sabırlıdır ben namaza onu başlatmam için ne yapmalıyım?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Namaz bir müslümanın en önemli vazifesidir. Namaz, her gün beş vakit yaptığımız bir zikirdir. Bir müslüman gününü namaza göre programlamalıdır. Tabiri caizse, namazı işlerimizin arasına değil, işleri namazın arasına koyacağız.
Patronunuza bu düşüncesinin yanlış olduğunu güzel bir dille anlatınız. Namaz ile alakalı çok güzel faydalı eserler mevcut. onlardan hediye edip okumasını sağlayın. Hangi sebep ile olursa olsun namaz kılmamanın çok büyük bir günah olduğunu tembih edin. Sevgili Peygamberimiz ve Ashabı savaş meydanında dahi namazı aksatmamışlardır.
——————————————————————————–
Soru : “Seninle gurur duyuyorum” sözü müslümana caiz midir? Bir sohbette bunun caiz olmadığını duymuştum. Gurur, kâfirlere mahsus bir şey midir?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Dinde yasak olan gurur, kibre götüren gururdur. Yoksa takdir ve beğeni manasında olan gururun bir sakıncası yoktur. Bu bakımdan “seninle gurur duyuyorum” sözünün bir sakıncası yoktur.
Ayette geçen “kafirler gurur içindedir” ibaresi, “onlar aldanmaktadır” anlamındadır.
——————————————————————————–
Soru : sabah öğle akşam ikindi ve yatsı namazlarının sünnetlerinde hangi süreler okunuyor veya hepsi sırayla mı gidiyor?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Vakit namazlarının sünnetlerinin tüm rekatlarında zammı sure okunur.
Bu kıraati namaz sureleri dediğimiz kısa sureleri veya üç kısa ayet ya da bu kadar uzunlukta bir ayet okumakla gerçekleştirebilirsiniz.
Sıralama baştan sona doğrudur. Eğer atlama yapılacaksa, en az iki sure atlanmalıdır.
——————————————————————————–
Soru : alkollü ölen kisi imanını kurtarabilir mi?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Böyle ölen bir kimse, eğer içkinin haram olduğunu kabul ederek içtiyse, diğer amelleri ile birlikte bunun karşılığını görecektir.
——————————————————————————–
Soru : cd den okunan kuran-ı kerimi dinleyip takip etmek ve böyle hatim etmek caiz midir
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Bu şekilde sadece dinleme sevabı elde edersiniz. Hatim için ise mutlaka dudakların kıpırdaması ile okumak şarttır.
——————————————————————————–
Soru : cemaatle namaz kılarken imam secdeden doğrulduğunda tam doğrulmamıza zaman kalmadan ikinci secdeye gidiyor bu durumda ben tam yapmaya gayret gösteriyorum ve saniyelik bir farklılık oluyor ne yapmamız gerekiyor.
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Namazı kıldıran imama mutlaka riayet etmemiz gerekmektedir. Bu nedenle rukünlerde okunacak tesbihleri fazlalaştırmadan imamla aynı anda hareket etmeliyiz.
Eğer imam tadili erkana uymadan hızlıca namaz kıldırıyorsa, güzel bir dille ikaz edilmelidir
——————————————————————————–
Soru : Bazı kimseler tesbihat öncesinde ayetel kürsi okuduktan sonra tesbihe üflüyorlar. Bunun bir anlamı var mıdır?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Bunun dini bir yönü yoktur. Bu bir örftür.
——————————————————————————–
Soru : Nakşibendi tarikatı ne zaman kollara ayrılmıştır, kaç kolu vardır? Nakşibendi tarikatından başka tarikat var mıdır?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Ehli sünnet üzere yayılmış olan büyük tarikatlar on civarındadır. Nakşibendi tarikatı da bunlardan birisidir. Zamanla kollara ayrılmıştır. Şuanda en yaygın kolu Halidiye koludur.
——————————————————————————–
Soru : Gavs ne demektir? Şuan hayatta gavs olan var mıdır?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Gavs, tasavvufta büyük rütbelerden birisidir. Daima dünyada gavs bulunur.
——————————————————————————–
Soru : Radıyallahü anhü, anhüma, anha ve kuddüse sirruhü kelimelerinin manası nedir? Bunlar kimler için kullanılır?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Hepsi “allah ondan razı olsun” ve “allah onun ruhunu mukaddes eylesin” anlamında dua cümlesi olup genellikle büyük zatlar hakkında kullanılır.
——————————————————————————–
Soru : namazda müridimizi düşünmenin bir sakıncası var mıdır?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Zihnin başka yerlere dağılmasını önlemek bakımından bir mahsuru yoktur. Fakat en güzeli Cenab-ı Hakkın huzurunda olduğunu düşünmektir
——————————————————————————–
Soru : Büluğ çağına girmeden ölen gayrimüslim çocuğun durumu nedir?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Cennette “Vildan” dediğimiz hizmetçi çocuk olarak bulunacaklardır.
——————————————————————————–
Soru : kadın sesi haram mıdır?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Kadının sesi vücudu gibi namahremdir. Nisa suresi 31 ve Ahzab suresi 32. ayet-i kerimeleri bunu açıkça ifade etmektedir.
——————————————————————————–
Soru : Almanya’da cenaze nakil hizmetleri yapan bir firma var. Bu firmaya üyeler her sene aidat ödüyor. Üyelerden ölen olursa, Türkiye’ye kadar olan cenaze nakil masraflarını firma karşılıyor. Böyle bir sistem caiz midir?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Bu bir karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma olduğu için caizdir. Ve büyük sevabı vardır.
——————————————————————————–
Soru : Hutbeye çıkan bir hocanın basamaklarda okuduğu sessiz duaların ve sağ ayakla basamaklara basmanın hükmü nedir?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Bu davranışlar hutbenin sünnet ve adaplarındandır.
——————————————————————————–
Soru : Şahitleri temin eden iki kimse, ailelerinden habersiz nikah kıyabilirler mi? Ailenin haberinin olmasının bir hükmü var mıdır?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Böyle bir nikah geçerli olmakla birlikte kesinlikle tavsiye edilmez. Bu gibi durumlarda genellikle kız zarar görmekte, bu sebeple öncelikle resmi nikah ve daha sonra dini nikah kıyılmalıdır
——————————————————————————–
Soru : Kabirde ölüye şeytan musallat olur mu?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Şeytanın ölülerle işi olmaz. Çünkü ölünün yapacak bir şeyi yoktur. Bir rekat namaz kılmak istese, yapamaz. Bir sayfa Kuran okumak istese, yapamaz. Şeytan hayatta olan kimseleri işte böyle ölü gibi yapmak için uğraşır ve ona musallat olur. Yaşayan ölüler olmamak için gerçekten dirilelim ve Rabbimizin emir ve yasaklarına riayet edelim.
——————————————————————————–
Soru : “İmam iftitah tekbiri almadan uydum imama diye niyet edilmez, ancak o iftitah tekbirini alınca uydum imama diyebiliriz” diye duydum. Niyeti tam olarak nasıl yapmalıyız?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Burada önemli olan, bizim iftitah tekbirimizin imamın iftitah tekbirinden önce alınmamış olmasıdır. Yoksa imama uyulmuş olmaz.
Niyet zamanına gelirsek:
Niyetin tekbir alma zamanına çok yakın olması en faziletli olanıdır. Daha önce de niyet edilebilir. Fakat niyet ile namaz arasında namaza aykırı bir işin yapılmaması şarttır. Mesela bir kimse abdest alırken namaza niyetlense ve namaza durana dek yemek, içmek gibi namaza aykırı bir davranışta bulunmasa, bu kimsenin niyeti namaz için geçerlidir.
Fakat tekbir aldıktan sonra getirilen niyet geçerli olmaz.
——————————————————————————–
Soru : Niyetin dil ile söylenmesinde bir sakınca var mıdır?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Niyet, amellerimize ibadet vasfı kazandıran husustur. Çünkü niyet ile amellerimiz alışkanlıklarımızdan farklı olur.
Niyetin yeri kalptir. Fakat kalp ile getirilen niyetin dil ile de tekrarlanması müstehaptır. Aslolan kalptir yine de.
Mesela bir kimse öğlen namazını kıldığının farkında olarak diliyle ikindi namazı şeklinde niyetlense, kıldığı namaz yine öğle namazı olarak geçerlidir. Çünkü kalbi doğru niyette bulunmuştur.
——————————————————————————–
Soru : Önceden kılamadığım farz namazlarım var. Yatsı namazından sonra 5 vaktin farzını kaza edebilir miyim? Kaza namazını kılmadan önce kendim kametten önce ezan okumalı mıyım? Niyetini de yazarsanız çok memnun olurum.
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Evet, yatsı namazının peşine istediğiniz kadar kaza namazı kılabilirsiniz. Hepsi için bir tek ezan okumanız yeterlidir. Her vaktin kaza namazına başlarken kamet getirirsiniz. Farzlarla birlikte yatsının vitrini de kaza etmelisiniz.
Niyet ederken “en son kılamadığım…namazının farzını kaza etmeye” şeklinde niyet edebilirsiniz.
——————————————————————————–
Soru : müslüman bir kadının ewinde nasıl hareket etmesi gerekiyor
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Kadının ev içi de olsa yine dini kurallara uygun bir şekilde yani yemesi, içmesi, evdeki eşyaları ve giyimi tamamen dini hükümlere uygun olmalıdır.
Kadın, eş olarak kocasına karşı, anne olarak çocuklarına karşı, evlat olarak anne-babasına karşı vazifelerini eksiksiz yerine getirme gayretinde olmalıdır.
——————————————————————————–
Soru : Bir kimseye istemesine binaen döviz olarak borç verince, o borcunu geri alırken alış fiyatından mı yoksa satış fiyatın da mı alması gerekir?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Döviz olarak verilen borç, aynı miktar olarak geri alınabilir. Veya döviz olarak değil de Türk parası ile ödeme yapılacaksa, döviz bürosundan satın alırken ödenecek kur ile hesap edilerek borç geri ödenebilir.
Yeri gelmişken belirtelim ki, bir kimsenin müslüman kardeşinin sıkıntısını giderebilmek amacıyla borç vermesi çok büyük sevabı olan bir ameldir. Fakat aynı şekilde borç alan da mutlaka konuşulan tarihte borcunu ödemelidir. İmkan varken borç konusunda ödememezlik yapıp karşı tarafı zor durumda bırakmak çok büyük bir zulüm olup büyük günahtır.
——————————————————————————–
Soru : kişinin kendi tenasül uzvuna dokunması veya bakması abdeste zarar verir mi?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Bir zarar vermez. Fakat elbette bir neden yok ise, böyle davranışlardan uzak durmalıyız.
——————————————————————————–
Soru : Sevdigim kızla ailesi beni istemedigi için ailesinden habersiz nikah kıymak istiyoruz. caiz midir?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Böyle bir nikah geçerli olmakla birlikte kesinlikle tavsiye edilmez. Bu gibi durumlarda genellikle kız zarar görmekte, bu sebeple öncelikle resmi nikah ve daha sonra dini nikah kıyılmalıdır.
Madem sevdiğini söylüyorsun, o halde sevdiğinin zarar görmemesi için mutlaka ailesini ikna etmeye çalış ve hiç olmazsa önce resmi nikah, ardından dini nikah kıyınız.
——————————————————————————–
Soru : gavs nedir?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Gavs, tasavvufta büyük rütbelerden birisidir. Daima dünyada gavs bulunur.
——————————————————————————–
Soru : Ticarı hayatında kredı kullanan bir kişinin evinde yemek yenir mi?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Bu kimsenin kazancının helal olan kısmına niyet ederek yemeği yenebilir.
Ayrıca bu kişiyi yaptığının yanlış olduğu konusunda gücümüz ölçüsünce uyaralım
——————————————————————————–
Soru : Geçenlerde bir takım insanlar organ nakli üzerine konuşurlarken kulak misafiri olduk, bir insan ölmeden daha hayattayken ben bütün organlarımın bağışlıyorum diyip yapabilir dediler, bağışladığına dair böyle bir noter veya bir belge imzalasa bu caiz midir ? Biz onlara hocalarımızdan caiz olmadığı duyduğumuzu söyledik fakat bir insanın hayatını kurtarılmasını istemez misiniz dediler.
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Öncelikle organ bağışı ifadesi yanlıştır. Çünkü malın bağışı yapılabilir. İnsan ve insanın parçası olan organ ise mal değildir ve bunun bağışı yapılamaz. Çünkü insan mükerrem, değerli bir varlıktır. Bedenimiz ve canımız bizim tasarrufumuzda değildir, bize emanettir.
Organ bağışı yerine organ nakli ifadesini kullanmamız gerekir. Kısaca organ nakli ile ilgili şunları söyleyebiliriz:
Aşağıdaki şartlara uyularak yapılacak organ ve doku nakli caizdir:
a- Zaruret halinin bulunması, yani hastanın hayatını veya hayatî bir uzvunu kurtarmak için, bundan başka çaresi olmadığının meslekî ehliyet ve dürüstlüğüne güvenilen bir doktor tarafından tespit edilmesi,
b- Hastalığın bu yoldan tedavi edilebileceğine doktorun çok kuvvetli bir tıbbi bilgiyle inanması, zann-ı galibinin bulunması,
c- Organ veya dokusu alınan kişinin, bu işlemin yapıldığı esnada ölmüş olması, ölümünün kesin olması. Bu da İslam hukukuna göre kalbin ve dimağın her ikisinin ölmesi ile olur. Zira ölünün yıkanması, kefenlenmesi, hanımının iddeti ve miras gibi şer’i olan hükümler, bu ikisinin kalp-dimağ ölümüne bağlıdır. Dolayısıyla kişi tıbben öldü deyip de, kalbi daha henüz atma esnasında, uzvunu alıp başkasına nakil etmek caiz değildir.
d- Toplumun huzur ve düzeninin bozulmaması bakımından organ veya dokusu alınacak kişinin sağlığında, ölmeden önce buna izin vermiş olması veya hayatta iken aksine bir beyanı olmamak şartıyla, yakınlarının rızasının sağlanması,
e- Alınacak organ veya doku karşılığında hiçbir şekilde ücret alınmaması,
f- Tedavisi yapılacak hastanın da kendisine yapılacak bu nakle razı olması gerekir.
——————————————————————————–
Soru : Musluman olmuş bir kimse, hristiyan annesinin kardesinin cenaze torenine gidebilir mi?eger gitmezse ailesi onla iliskiyi kesecek olsalar sadece gidip kisaca kalip gelebilir mi?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Gidemez. Tövbe suresinin 84. ayet-i kerimesi bunu yasaklamaktadır.
O (gayrımüslim)lerden ölen hiçbir kimseye asla dua etme, cenaze namazını kılma! (defin veya ziyaret için) Kabrinin başında da durma! Çünkü onlar ALLAH’ı ve Resûlünü inkâr ile kâfir oldular ve onlar fasık (adam) lar olarak öldüler.
Bu Allah emridir. Darılacak olan ise bizim gibi bir kuldur. Cenaze bir dini törendir. Böyle bir kimse, evde veya başka bir yerde ailesiyle üzüntüsünü paylaşmalıdır.
——————————————————————————–
Soru : Abdestsizken tefsire elle dokunulabilir mi?
——————————————————————————–
Cevap: Abdestsiz iken tefsir ve benzeri dini kitaplarımız okunabilir ise de, abdestli okumak adaba daha uygundur.
——————————————————————————–
Soru : Kefaret oruçu tutarken rahatsızlanan bir kişi orucunu bozmak zorunda kalırsa, tuttuğu günler geçersiz midir?
——————————————————————————–
Cevap: Kefaret orucuna başlamış bir kimse, özürsüz yere veya yolculuk ve hastalık gibi nedenlerle bu oruca bir gün bile ara verse, bu kefaret orucuna baştan başlaması gerekir. Kadının adet hali görmesi istisnadır.
——————————————————————————–
Soru : Kalben öğle namazına duran bir kişi dil ile herhangi bir namaza niyetlense ve namazın içindeyken bunu farketse, namazı bozması mı gerekir?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Hayır, namazını bozması gerekmez. Çünkü kalben niyetlendiği namaz ile vaktin namazı aynıdır. Niyetin asıl yeri kalptir. Dil ile bunun söylenmesi ise şart değil, bir müstehaptır. Kişi hangi vaktin namazını kıldığını bildiği sürece, diliyle farklı bir vaktin namazını seslendirse de namazı sahihtir.
——————————————————————————–
Soru : Ben on milyar değerinde araba aldım yarısını peşin yarısını taksit yaptım. iki milyar vade farkı koydu. bu haram mıdır?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Dinimiz ister peşin olsun, ister vadeli olsun, alışverişi mubah kıl-mıştır. Vade ve taksitlerin, sonunda anlaşmazlığa çıkmayacak şekilde ke-sinlikle belirlenerek yapılan veresiye (vadeli) satışlar caizdir.
Vade farkının alınması meselesine gelince:
Peşin fiyata oranla sırf ödemenin geç yapılması nedeniyle bir farkın alınması, sıkışık durumdaki alıcıyı istismar edilmesinden korumak ve ge-reksiz fiyat artışları ile enflasyonun yükselmesini önlemek için hoş karşı-lanmamaktadır.
Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz “ Bir satış içinde iki satış yapmayı yasaklamıştır.” Bu hadis- i şerif ne manaya gelmektedir?
Birçok fukaha bu hadis-i şerifi; satıcının, “peşin alırsan şu kadar, veresiye alırsan şu kadar” demesidir manasını vererek açıklamıştır.
Bu mesele ana fıkıh kitaplarımızdan Mebsut’ta söyle açıklanır: “Satıcı, şu vadeye kadar şu fiyata, peşin olursa şu fiyata veya bir ay vadede şu fiyat, üç ay vadede şu fiyat derse, bu satış, fasiddir, geçerli olmaz. Çünkü alışveriş belli bir fiyat karşılığında yapılmamıştır. …Peşin şu fiyata, veresiye şu fiyata diyerek satış yapmak caiz değil-dir.”
Bu şekilde bir satışın caiz olmamasının nedenleri olarak; satıcı ile alıcının belli bir fiyattan anlaşmadan alışveriş yerinden ayrılmaları sebe-biyle satış bedelinin meçhul olup satış akdinin fasid olması ve sırf vade, zaman nedeniyle bir farkın açıkça istenmesi gösterilmektedir. Mal aynı mal ve aynı satıcının elindedir. Demek ki fark, sadece ödemenin gecik-mesinden dolayı istenmektedir. Faizin bulunabilmesi için şart olan cins birliğini ve miktar fazlalığını bu vade farkında görebilmek mümkün ol-duğundan, vade farkı faiz şüphesinden uzak değildir. Biz açıkça faiz ol-duğu bilinen şeylerden kaçınmamız gerektiği gibi, faiz şüphesi bulunan muamelelerden de uzak durmalıyız.
Peki, çare nedir? Satıcı ve alıcının zarar görmeden, ekonomik kayba uğramadan nasıl bir işlem yapılmalıdır?
Satıcı peşin şu kadar, vadeli şu kadar diyerek iki fiyat söylemeden, alıcının durumuna göre peşin veya vadeli fiyatı söylemelidir. Peşin satış-larda kar eklemek meşru olduğu gibi, vadeli satışlarda da kar eklemek meşrudur. Çünkü vadeli satışta para belli bir süre ticarette kullanılamaya-cağı ve zaman içinde mala gelecek zamlardan etkilenmemek için kar oranı yüksek tutulabilir. Mesela bir mala satışta peşin yüzde 20 kar ekle-yen, vadeli fiyata yüzde 40 ekleyebilir. Ayrıca satıcının alacağı tahsil et-mede ve muhasebe işlemlerinde belli bir masrafı oluyorsa, bu masrafı fi-yata ekleyebilir. Böylece tek fiyat söylenmelidir. Alıcı da pazarlık yap-malıdır. Bu şekilde mal tek fiyatla satışa sunulmuş olur. Pazarlık yapıla-rak belirli bir mal ve miktarı belli bir fiyat üzerinde bağlanınca akit ta-mamlanmış olur.
Veresiye fakat peşine yakın bir fiyata satış yapan satıcının sürüm-den kazanacağını ve en önemlisi alıcısına kolaylık gösterdiği için karz-ı hasen sevabını kazanacağını unutmamalıyız.
——————————————————————————–
Soru : Evlilik niyeti ile biriktirdiğim 7 milyar param var. Çevremde komşular ve arkadaşlar bana evlenebilmem için kız bakıyorlar. Her an bulunup , her an bir evlilik olabilir,bu nedenle hac zamanı geldiğinde bu para ile hacca’mı gitmem gerekiyor? bu paranın her sene zekatını veriyorum ama hac konusunda emin değilim.
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Bu para ile bir yatırımda bulunmanız gerekmektedir.
Aksi takdirde bu para memleketimizde hacca gidilme döneminde sizin tasarrufunuzda olursa, size hac farz olmaktadır.
——————————————————————————–
Soru : Eniştem bankadan kredi çekerek araba almak istiyor bende ona bankadan kredi çekmemesini bu sistemin faiz olduğu ve fazla para ödeyeceğini söyledim, o zaman vadeli satışta faiz olmuyor mu dedi. Mesela 100 YLT’lik bir malı 6-8 veya 12′ay vade ile 150 YTL’ye satan bir mağaza ve herhangi bir iş yeri bu uygulama ile aldığı 50 YTL için faiz mi istemiş olur yani vadeli satış caiz midir?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Dinimiz ister peşin olsun, ister vadeli olsun, alışverişi mubah kılmıştır. Vade ve taksitlerin, sonunda anlaşmazlığa çıkmayacak şekilde kesinlikle belirlenerek yapılan veresiye (vadeli) satışlar caizdir.
Vade farkının alınması meselesine gelince:
Peşin fiyata oranla sırf ödemenin geç yapılması nedeniyle bir farkın alınması, sıkışık durumdaki alıcıyı istismar edilmesinden korumak ve ge-reksiz fiyat artışları ile enflasyonun yükselmesini önlemek için hoş karşı-lanmamaktadır.
Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz “ Bir satış içinde iki satış yapmayı yasaklamıştır.” Bu hadis- i şerif ne manaya gelmektedir?
Birçok fukaha bu hadis-i şerifi; satıcının, “peşin alırsan şu kadar, veresiye alırsan şu kadar” demesidir manasını vererek açıklamıştır.
Bu mesele ana fıkıh kitaplarımızdan Mebsut’ta söyle açıklanır: “Satıcı, şu vadeye kadar şu fiyata, peşin olursa şu fiyata veya bir ay vadede şu fiyat, üç ay vadede şu fiyat derse, bu satış, fasiddir, geçerli olmaz. Çünkü alışveriş belli bir fiyat karşılığında yapılmamıştır. …Peşin şu fiyata, veresiye şu fiyata diyerek satış yapmak caiz değil-dir.”
Bu şekilde bir satışın caiz olmamasının nedenleri olarak; satıcı ile alıcının belli bir fiyattan anlaşmadan alışveriş yerinden ayrılmaları sebe-biyle satış bedelinin meçhul olup satış akdinin fasid olması ve sırf vade, zaman nedeniyle bir farkın açıkça istenmesi gösterilmektedir. Mal aynı mal ve aynı satıcının elindedir. Demek ki fark, sadece ödemenin gecik-mesinden dolayı istenmektedir. Faizin bulunabilmesi için şart olan cins birliğini ve miktar fazlalığını bu vade farkında görebilmek mümkün ol-duğundan, vade farkı faiz şüphesinden uzak değildir. Biz açıkça faiz ol-duğu bilinen şeylerden kaçınmamız gerektiği gibi, faiz şüphesi bulunan muamelelerden de uzak durmalıyız.
Peki, çare nedir? Satıcı ve alıcının zarar görmeden, ekonomik kayba uğramadan nasıl bir işlem yapılmalıdır?
Satıcı peşin şu kadar, vadeli şu kadar diyerek iki fiyat söylemeden, alıcının durumuna göre peşin veya vadeli fiyatı söylemelidir. Peşin satış-larda kar eklemek meşru olduğu gibi, vadeli satışlarda da kar eklemek meşrudur. Çünkü vadeli satışta para belli bir süre ticarette kullanılamaya-cağı ve zaman içinde mala gelecek zamlardan etkilenmemek için kar oranı yüksek tutulabilir. Mesela bir mala satışta peşin yüzde 20 kar ekle-yen, vadeli fiyata yüzde 40 ekleyebilir. Ayrıca satıcının alacağı tahsil et-mede ve muhasebe işlemlerinde belli bir masrafı oluyorsa, bu masrafı fi-yata ekleyebilir. Böylece tek fiyat söylenmelidir. Alıcı da pazarlık yap-malıdır. Bu şekilde mal tek fiyatla satışa sunulmuş olur. Pazarlık yapıla-rak belirli bir mal ve miktarı belli bir fiyat üzerinde bağlanınca akit ta-mamlanmış olur.
Veresiye fakat peşine yakın bir fiyata satış yapan satıcının sürüm-den kazanacağını ve en önemlisi alıcısına kolaylık gösterdiği için karz-ı hasen sevabını kazanacağını unutmamalıyız.
——————————————————————————–
Soru : Eşimle tanıştığım zaman namazımı ihmal ediyordum. daha sonra nişanlandık evliliğe doğru yol alırken Allah C.C’ın istemesiyle namazıma başladım ve o günden beri de 1 senedir kılıyorum. fakat eşim bir türlü namazını kılmıyor ısrarıma, aldıgım kitap cd lere hadis ve ayetlere cehennem ve cennet hayatı, anlattıgım güncel olaylara, sohbetlerinize sık sık başvurdum… ama nafile kaldı. şimdi cocugumuz olacak. eşimden kadın olarak memnunum ama namazını ve itikadi giyimini bir türlü rayına oturtamadım. ne önerirsiniz?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Koca olarak eşinizden sorumlusunuz. Anlattığınıza göre elinizden geleni yapıyorsunuz. Elbette bu yeterli olmayabilir. Bu şekilde ikna etmeye devam edin ve sözünü dinleyecek başka kimseleri, babasını, ailesini devreye sokun. Bundan maddi bir kazancınız olmadığını, Öbür dünyada da beraber olmayı istediğinizi söyleyerek dini yaşantıyı kazanmasına gayret edin.
Ve çevre çok önemli… Dini yaşantıya sahip ailelerle arkadaşlık kurun. Ödüllendirmeye çalışın. Hediyeler ile gönlünün kaymasına gayret edin. Elbette bir ailenin dağılması istenilen bir şey değildir. Fakat dini yaşantının olmadığı bir ailede büyüyecek çocukların ne kadar zor şartlarda yetişeceğini de unutmamak gerekir.
——————————————————————————–
Soru : iş yerimizde selamlaşma “selamunaleykum” şeklinde değil “günaydın” “tünaydın” şeklinde yapılıyor ben bu durumdan rahatsız oluyorum fakat mecbur kaldığım için onlar gibi günaydın , tünaydın diyorum bundan dolayı vebal altına girmiş olur muyum? 5 vakit namaz kıldığımı bilmiyorlar o yüzden gizli kılıyorum , islama ait bir kelime kullanamıyorum mecburen bu durumumu gizliyorum başka iş arıyorum fakat bulamıyorum bu durumda ne yapmam lazım , yaptıkları hiç bir yaşayış islama uymuyor buna engelde olamadığım için kalben buğz ediyorum onların yaptığı yanlışlardan ve günahlardan dolayı işten atılma endişesi ile onları uyaramadığım emri bil maruf yapamadığım için sorumlu olur muyum?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Ne acıklı bir haldir bu halimiz. Nüfusunun yüzde doksan dokuzu müslüman olan bir ülkede dinin gerekleri olan ibadetlerimizi ve davranışlarımızı gizli gizli yapıyoruz.
Şunu belirtelim ki “iyi günler, günaydın, merhaba “vs kelimeler ve ifadeler asla “selamunaleykum” ifadesinin yerini alamaz. Bu ifadeler kasıtlı olarak selamlaşmayı engellemek için kültürümüze kabul ettiirlmeye çalışılan ifadelerdir.
Böyle bir ortamda imkanlar ölçüsünde insanlara dini anlatabilmeye gayret edin. Ve mümkünse daha uygun bir iş aramanızı tavsiye ederim.
——————————————————————————–
Soru : galerıden araba alsak arabanın pesın fıyatı 50 mılyar, 36 taksıt yapsak 60 mılyar oluyor. bu haram mı oluyor?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Dinimiz ister peşin olsun, ister vadeli olsun, alışverişi mubah kıl-mıştır. Vade ve taksitlerin, sonunda anlaşmazlığa çıkmayacak şekilde ke-sinlikle belirlenerek yapılan veresiye (vadeli) satışlar caizdir.
Vade farkının alınması meselesine gelince:
Peşin fiyata oranla sırf ödemenin geç yapılması nedeniyle bir farkın alınması, sıkışık durumdaki alıcıyı istismar edilmesinden korumak ve ge-reksiz fiyat artışları ile enflasyonun yükselmesini önlemek için hoş karşı-lanmamaktadır.
Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz “ Bir satış içinde iki satış yapmayı yasaklamıştır.” Bu hadis- i şerif ne manaya gelmektedir?
Birçok fukaha bu hadis-i şerifi; satıcının, “peşin alırsan şu kadar, veresiye alırsan şu kadar” demesidir manasını vererek açıklamıştır.
Bu mesele ana fıkıh kitaplarımızdan Mebsut’ta söyle açıklanır: “Satıcı, şu vadeye kadar şu fiyata, peşin olursa şu fiyata veya bir ay vadede şu fiyat, üç ay vadede şu fiyat derse, bu satış, fasiddir, geçerli olmaz. Çünkü alışveriş belli bir fiyat karşılığında yapılmamıştır. …Peşin şu fiyata, veresiye şu fiyata diyerek satış yapmak caiz değil-dir.”
Bu şekilde bir satışın caiz olmamasının nedenleri olarak; satıcı ile alıcının belli bir fiyattan anlaşmadan alışveriş yerinden ayrılmaları sebe-biyle satış bedelinin meçhul olup satış akdinin fasid olması ve sırf vade, zaman nedeniyle bir farkın açıkça istenmesi gösterilmektedir. Mal aynı mal ve aynı satıcının elindedir. Demek ki fark, sadece ödemenin gecik-mesinden dolayı istenmektedir. Faizin bulunabilmesi için şart olan cins birliğini ve miktar fazlalığını bu vade farkında görebilmek mümkün ol-duğundan, vade farkı faiz şüphesinden uzak değildir. Biz açıkça faiz ol-duğu bilinen şeylerden kaçınmamız gerektiği gibi, faiz şüphesi bulunan muamelelerden de uzak durmalıyız.
Peki, çare nedir? Satıcı ve alıcının zarar görmeden, ekonomik kayba uğramadan nasıl bir işlem yapılmalıdır?
Satıcı peşin şu kadar, vadeli şu kadar diyerek iki fiyat söylemeden, alıcının durumuna göre peşin veya vadeli fiyatı söylemelidir. Peşin satış-larda kar eklemek meşru olduğu gibi, vadeli satışlarda da kar eklemek meşrudur. Çünkü vadeli satışta para belli bir süre ticarette kullanılamaya-cağı ve zaman içinde mala gelecek zamlardan etkilenmemek için kar oranı yüksek tutulabilir. Mesela bir mala satışta peşin yüzde 20 kar ekle-yen, vadeli fiyata yüzde 40 ekleyebilir. Ayrıca satıcının alacağı tahsil et-mede ve muhasebe işlemlerinde belli bir masrafı oluyorsa, bu masrafı fi-yata ekleyebilir. Böylece tek fiyat söylenmelidir. Alıcı da pazarlık yap-malıdır. Bu şekilde mal tek fiyatla satışa sunulmuş olur. Pazarlık yapıla-rak belirli bir mal ve miktarı belli bir fiyat üzerinde bağlanınca akit ta-mamlanmış olur.
Veresiye fakat peşine yakın bir fiyata satış yapan satıcının sürüm-den kazanacağını ve en önemlisi alıcısına kolaylık gösterdiği için karz-ı hasen sevabını kazanacağını unutmamalıyız.
——————————————————————————–
Soru : Günlük ibadet ve zikirlerimizin başlangıç ve bitiş zamanları var mıdır?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Farz ve sünnet namazlar belirlenmiş vakitleri içinde kılınır. Sabah namazı ve evvabin namazı gibi…
Diğer ibadet ve dualar ise her zaman yapılabilir.
——————————————————————————–
Soru : Günümüzde açıkça dini inkar ederek yaşayan ve dinimize saldıran kişiler öldüklerinde cenaze namazları kılınıyor? Bu caiz midir? Bunu mecburen yapan imamın durumu nedir? Kıldırmasa daha doğru olmaz mı?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Gayrimüslim olarak yaşadığı ve bu şekilde öldüğü bilinen kimselerin cenaze namazı kılınmaz. Tövbe suresi 84. ayeti kerimesi bunu yasaklamaktadır.
——————————————————————————–
Soru : Bazı insanlar yarattım kelimesini kullanıyorlar. Bunu bilerek veya bilmeyerek kullanmanın hükmü nedir? İnsanları nasıl ikaz edebiliriz?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Yaratmak Allah’a mahsustur. Bu manada kullanmak kesinlikle doğru değildir. Bunun yerine aynı manayı ifade eden başka kelimeleri tercih etmek gerekir.
Yaratmak kelimesini kullananları ikaz edelim. Bunun yanlış bir kullanım olduğunu, bunun yerine diğer eş anlamlı kelimeleri kullanmamız gerektiğini ifade edelim. Eğer sadece basit bir kelime olduğunu söyler iseler, öyleyse neden aynı manayı ifade eden diğer kelimeleri kullanmadıklarını belirtelim.
——————————————————————————–
Soru : Namazın peşine yapılan tokalaşmanın bidat olduğunu duydum. Doğru mudur?
——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Musafaha her karşılaşma anında sünnettir. Bu bakımdan namazlardan sonra da musafaha yapılabilir. Fakat namazlardan sonra musafaha yapmanın sünnet olduğuna inanmak bidattir.